Zombi teması 100 yıla yakın süredir film ve dizi sektöründe kendisine yer bulan, büyük bir takipçi kitlesi edinmiş bir temadır. Kıyamet sonrası senaryoların olmazsa olmazı diyebileceğimiz zombiler çeşitli film, dizi, video oyunu ve çizgi romanlardan aşina olduğumuz, fantastik yaratıklardır. Ölülerin ayaklandığı, insanlığın olağan düzeninden sapıp hayatta kalmaya çalıştıkları evrenler
Ünlü yönetmen George Romero’nun Night of the Living Dead filmiyle bir anda sinema sektöründe furya haline gelen zombi teması, Robert Kirkman’ın Yürüyen Ölüler, orijinal ismiyle The Walking Dead çizgi romanından uyarlanan aynı isimli 10 sezonu devirmiş dizisiyle dünya çapında yeniden geniş kitlelere hitap etmeye başlamıştı. The Walking Dead’in sezonlar ilerledikçe zombilerin birer dekor olarak kullanılmaya başlandığı bir dizi haline gelmesiyle 2010’lu yılların başında artan popülerliğini yavaş yavaş kaybetmesine neden oldu. Bu süreçte farklı zombi yapımları çıkmış olsa da hiçbiri The Walking Dead’in bıraktığı etkiyi bırakamadı.
Güzel ve heyecan verici bir zombi yapımına hasret kaldığımız günlerde imdadımıza yeni bir Netflix dizisi yetişti: Black Summer. İlk sezonu 2019 yılında çıkan Amerikan yapımı dizi 8 bölümüyle büyük ilgi çekmiş, geçtiğimiz aylarda da 2. sezonuyla izleyici karşısına çıkmıştı.
Black Summer Konusu
Black Summer dizisi, insanları birer zombiye dönüştüren virüsün ortaya çıkmasından 6 hafta sonrasını konu alıyor. Medeniyetin henüz tam olarak çökmediği, askerlerin sağlıklı kalan insanları bir araya toplayarak güvenli bölgelere taşımaya çalıştığı ancak artık kontrolün kaybolma noktasında olduğu bir noktandan itibaren olanları izliyoruz. Hayatta kalanların toplanma noktası olarak ilan edilen şehirdeki stadyuma giderken başına gelenler, medeniyetin çökmek üzere olduğu dünyada insanlığın değişimi dizinin ana konusu.
Black Summer Neden Başarılı Bir Zombi Dizisi?
Black Summer’ı neden diğer zombi temalı dizilerden farklı olarak çok beğendiğime gelecek olursak, öncelikle dizi asıl yapması gerekeni yani seyirciyi germeyi çok iyi başarıyor. Zombi teması temelde korku/gerilim türünün parçasıdır. Ancak izlediğimiz neredeyse hemen her zombi yapımı baştan sona klişe ve kendi içinde mantıksızlıklarla dolu olduğu için izlerken korkmak bir yana en ufak bir gerilim hissetmezsin. Başrol oyuncusunun yüzlerce zombinin arasında savunmasız bir şekilde kaldığında bile kurtulacağını bilirsin mesela. Hal böyle olunca da ortada gerilmeni gerektirecek bir şey kalmaz. Zombilerle dolu binanın çatısında köşeye sıkışmış kahramanımızı mutlaka bir helikopter gelip kurtaracaktır.
Black Summer dizisinde başrol diyebileceğimiz bir karakter yok. Yani var da sezon boyunca onun başrol olup olmadığından asla emin olamıyorsunuz. Bu nedenle zor duruma düştüğünde kurtulup kurtulamayacağını bilemiyorsunuz ve bu da gerilimi hissetmenizi sağlıyor. 1 bölümde yaklaşık 5 farklı kısım oluyor, bu kısımların isimleri ya odaktaki karakterin ismi oluyor ya da odaktaki karakterin yaşadığı olayın. Bu kısımlarda odaklandığımız kişiler ilerleyen bölümlerde bir araya gelebiliyorlar, bazen de gelemiyorlar işte bu sayede gerilim son ana kadar hissediliyor. Hiçbir karakterin öncesini bilmiyoruz, kimin olaylar karşısında nasıl tepkiler vereceğini bilmiyoruz çünkü bize bununla ilgili bir birikim sunmuyorlar. Bilinmezlik de gerilimi canlı tutuyor.
Black Summer’ın sevdiğim bir diğer yanı da alıştığımız zombi yapımlarındaki gibi salgının 2. günü süper kahramana dönüşen karakterlerin olmaması kesinlikle. Salgın öncesi eline silah almamış kişilerin bir anda zombileri tek tek kafalarından avlayan karakterlere dönüşmesi kendi içinde mantıksızlık yaratan başlıca unsurdur bana göre. Fakat Black Summer’da askerler bile 1 zombiyi 2-3 kişi zorlukla alt edebiliyor. Dediğim gibi bu dizide herkes sıradan insan, süper kahraman yok.
Sonuç olarak Black Summer dizisi bir zombi dizisinden beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Uzun süre sonra bu türde keyifle daha doğrusu gerilimi hissederek izlenebilecek bir dizi görmek sevindirici. Dizinin 2. sezonu da geçtiğimiz aylarda yayınlandı, ilk sezon kadar olmasa da başarılı. Black Summer’ı henüz izlemediyseniz ve gerilim türünde bir şeyler izlemek istiyorsanız mutlaka şans verin.