2009 yılında vizyona giren ve konusuyla büyük ilgi toplayan Orphan filmi hala daha en başarılı korku-gerilim filmlerinden biri olarak gösteriliyor. Filmin kendisini diğer filmlerden öne çıkaran enteresan konusuysa geçmişte Çek Cumhuriyeti’nde yaşanan ve filmdekinden çok daha karanlık ve korkutucu bir olaydan geliyor.
Kurim Davası (The Kurim Case)
7 Mayıs 2007 günü Çek Cumhuriyeti’nin Kurim kasabasında Eduard T. isimli bir adam bebeğini kontrol etmek için televizyonuna kurduğu elektronik bebek bakıcısı programını açtığında hayatı boyunca unutamayacağı bir görüntüyle karşılaştı. Küçük bir erkek çocuğu çıplak halde elleri bağlı bir şekilde yerde yatıyordu. Ayrıca kadrajda onu eliyle besleyen bir kadının da kolu gözüküyordu. Çok geçmeden bunun bir sinyal karışıklığı olduğunu, görüntüdeki çocuğun komşusu Klara Maurer’in çocuğu olduğunu anladı.
Eduard’ın durumu güvenlik güçlerine bildirmesinin ardından Klara’nın evine baskın yapan polis olay yerinde 2 kadın ve 3 çocuk buldu. Çocuklardan biri elleri arkadan bağlanmış bir şekilde yerde yatıyordu, kardeşi onun yanında duruyordu. 2 kadın Klara Maurer ve onun kız kardeşi Katerina Maurer’di.
Peki Bu Garip Olayın Hikayesi Neydi?
Bir tesadüf sonucu ortaya çıkan Klara Maurer’in kendi çocuklarına işkence etmesi olayı göründüğünden çok daha fazlasını barındıran bir vakaydı. İlk olarak olay yerinde Klara’nın 2 çocuğu dışında 3. bir çocuk vardı. Polis 12-13 yaşlarındaki bu kız çocuğunu Klara’nın evlatlık kızı Anicka olarak tanımıştı ancak gerçekte durum farklıydı. Anicka 12-13 yaşlarında evlatlık bir kız çocuğu değil, 31 yaşında, hormon bozukluğundan dolayı bir çocuk gibi gözüken Barbora Skrlova’ydı. Barbora’nın neden orada olduğu ve Klara’nın çocuklarına neden işkence ettiği gibi soruların cevaplarına ulaşmak için 2 sene öncesine gitmemiz gerekiyor.
2005 yılında Klara 2 oğluyla beraber yaşayan bekar bir anneydi. Çocuklarıyla beraber mutlu bir yaşamları vardı. Günün birinde kardeşi Katerina eve Anicka isminde bir kız getirdiğinde her şey değişmeye başladı.
Anicka Norveç’ten gelen bir yetim olduğunu söylüyordu. Çocukluğunda istismar edildiğinden bahsetti. Lösemi gibi çeşitli hastalıklarla mücadele ettiğini söyledi. Klara ona şefkatle yaklaştı ve onunla ilgilenmeye başladı. Anicka sürekli hastaneye gidiyordu ancak onu hastaneye yalnızca Katerina götürüyordu. Klara hiçbir zaman hastaneye gitmemişti. Bir süre sonra Klara gizemli bir doktordan Anicka ile ilgili mesajlar almaya başladı. Doktor Anicka’nın tedavisinin nasıl yapılacağını bilen tek kişi olduğunu iddia ediyordu. Klara bu doktorla hiçbir zaman yüz yüze tanışmadı.
Zamanla Klara ve Anicka arasında bir anne-kız ilişkisi oluşmaya başladı. Ancak ortada Klara’nın mahkemeye çıktığı güne kadar bilemeyeceği bir problem vardı. Anicka 31 yaşında psikopat bir kadındı
Klara’ya sürekli Anicka’nın durumunun kötü olduğuna dair mesajlar gelmeye başlamıştı. Bu mesajlar Klara’yı fazlasıyla üzüyordu. Anicka için endişelenen ve onu içinde bulunduğu travmadan çıkarmak isteyen Klara, Anicka’yı evlat edinmeye karar verdi ama önünde bir engel vardı.
Evlatlık edinme fikrini doktora söylediğinde doktor bunun evdeki 2 oğlu nedeniyle mümkün olmadığını, oğlanların Anicka’ya kötü davranacağı için otoritelerin buna izin vermeyeceğini ancak oğlanların şeytani ruhunu tedavi ederse Anicka’yı evlat edinebileceğini söyledi. Aynı zamanda Klara’ya uygun tedaviyi söyleyen doktor, çocukları disipline etmek adına onlara fiziksel şiddet içeren cezalar vermesini önerdi.
Doktorun tavsiyesine uyan Klara, çocuklarını sık sık cezalandırmaya ve dövmeye başladı. Onları banyoya kilitleyip orada uzun süre tutuyordu. İlerleyen günlerde doktorun bu yöntemin işe yaramadığını, oğlanları şok terapisiyle tedavi etmeleri gerektiğini söylemesiyle olaylar farklı bir seviyeye taşınmaya başlayacaktı.
Doktorun yönlendirmesiyle çocuklarını alıp evinden ayrılan Klara, ormanın içindeki bir kulübeye taşındı. Orada aralarında kız kardeşi Katerina’nın da olduğu 4 kişiyle birlikte oğlanları tedavi edeceklerdi. 2 erkek kardeşi kafeslerin içine koydular. Klara’ya onlardan uzak durmasını, bir anne gibi davranmamasını söylediler.
2 çocuk günlerce türlü işkencelere maruz kaldılar. Dövüldüler, elleri bağlandı, vücutlarına kesikler atıldı ve bu süreçte bağırmamaları için ağızları bantlandı. 8 gün süren terapinin ardından Klara ve çocuklar eve döndü, Klara Anicka’yı evlat edinmek adına süreci başlattı. Süreçteki adımlardan biri için Anicka’nın DNA örneği gerekiyordu. Doktor hemen araya girerek Klara’ya bunu vermemesini, eğer verirse Anicka’nın hastalıklarının ortaya çıkacağını ve bunun süreci kötü etkileyeceğini söyledi. Katerina’nın yardımıyla şehirden başka bir kızın DNA örneği alındı ve Anicka’nın DNA’sı olarak verildi. Sonunda Klara amacına ulaşmış ve Anicka’yı evlat edinmeyi başarmıştı.
Karmaşık Hikayenin Perde Arkası
Buraya kadar okuduğumuz hikayede bazı boşluklar olduğunun farkındayım ancak hikayenin daha derinlerine indiğimizde bazı şeyler yerine oturuyor. Öncelikle 31 yaşındaki Barbora’nın çok iyi bir manipülatör olduğunu bilmek gerekiyor. Kolayca yalan söyleyebilen ve rol yapabilen birisi. Ayrıca sahte kimlik çıkarma konusunda da yardım aldığı bazı kişiler mevcuttu.
Bu kişilerden en beceriklisi şüphesiz gizemli doktorumuz. Klara’yı Anicka’nın hasta ve muhtaç biri olduğuna inandıran, Anicka yarı baygınken sürekli seni sayıklıyor gibi Klara’nın Anicka’ya yakınlaşmasını sağlayacak yalanlar uyduran kişi bu doktordu. Evlatlık edinme sürecinde de DNA örneğinde olduğu gibi yasal problemleri ortadan kaldırma becerisine sahipti. Peki Klara’nın hiç tanışamadığı bu doktor aslında kimdi?
Bu doktorun gerçekten kim olduğu tam olarak hiçbir zaman kanıtlanamasa da Barbora’nın babası Josef Skrla olduğu düşünülüyor. Birçok önemli kişiyle bağlantı kurduğu, işlerini bu sayede kolayca hallettiği iddia edilse bile polis bu durumu doğrulayamadı. Ayrıca Josef’in oğlu, Barbora’nın da kardeşi olan Jan Skrla da işin içindeki isimlerden biriydi. Klara’nın çocukları götürdüğü ormandaki kulübede bulunanlar arasında yer alıyordu. Josef’in birçok talimatını diğer isimlere ilettiği, onun adeta sağ kolu olduğu düşünülüyor.
Peki bu insanların amacı neydi? Neden küçücük çocuklara işkence ediyorlardı?
Grail Hareketi
Josef Skrla ve diğer isimler 1940’larda Almanya’da ortaya çıkmış sapkın bir ruhani hareketin peşinden giden kimselerdi. Bir tarikat gibi işleyen yapıya sürekli yeni insanlar katıyorlar, Klara’nın çocuklarına yaptıkları gibi ayinler düzenliyorlardı. Klara’nın kardeşi Katerina, Barbora’yı üniversiteden tanıyordu, Barbora’nın söylediklerine inandı ve onun da içinde bulunduğu inanışa dahil oldu.
Olayların ardından…
Polisin Klara’nın evine yaptığı baskının ardından Klara ve Katerina tutuklandı. Katerina’nın itirafları sonrası olaya dahil olan isimler de yakalandı. Klara 9 yıl, Katerina 10 yıl, Jan Skrla 7 yıl ve diğer isimler 5 ile 7 yıl arasında hapis cezası aldılar.
Gelelim çocuklara. Polis 2 erkek kardeş ve Anicka olarak tanıdıkları Barbora’yı çocuk bakım evine koydu. Barbora 1 gece bile orada kalmadan kaçtı. Kimliğini değiştirerek Norveç’in Oslo şehrine gitti. Yeni kimliğine göre kendisi 10 yaşında bir erkek çocuğuydu ve adı Adam’dı. Barbora o kadar başarılı bir şekilde kimlik değiştiriyordu ki Norveç’te kimse ondan şüphelenmedi. 10 yaşında çocuklarla birlikte okula gidiyordu.
Yakalanmasına neden olan olaysa bir resim dersinde yaşandı. Barbora’nın elleri bağlı, suratları kanlı 7 tane çocuk çizmesi öğretmenini şüphelendirmişti. Öğretmen durumu polise bildirince gerçek kimliği açığa çıktı. Yeniden Çek Cumhuriyeti’ne getirilip mahkemeye çıkarılan Barbora, yalnızca 5 yıl ceza aldı. Kendisinin mental sağlığı hakkında hiçbir zaman kesin bir sonuca varılamadı. Neden bir çocuk taklidi yaptığına dair net bir cevap alınamadı. Hakkında bilinen en net bilgiyse kendisinin de zamanında babası tarafından türlü işkencelere maruz kaldığıydı.
Bir korku filmine esin kaynağı olan bu üzücü olayın faillerinden hiçbiri bugün hapiste değil. Klara’nın iki oğlu çocukluklarında yaşadıkları travmayı atlattıklarını ve huzurlu bir yaşam sürdüklerini söylüyorlar. Onlar bir şans eseri kurtuldu ancak kaç tane çocuk bir sapkın hareketin kurbanı oldu bilinmiyor.