UYARI: Korku içerikli yazılardan etkilenecek okuyucularımızın okumamasını öneririz.
Stephen King’in romanından uyarlanan ve başlangıçta 1990 versiyonuyla karşımıza çıkan IT, daha sonra 2017 yılında tekrar uyarlanarak vizyona girdi. Film kısa sürede büyük bir ilgi toplamayı başardı ve 2019 yılında 2. filmiyle karşımıza çıktı.
Romanda daha ayrıntılı işlenen bazı konuların üzerinde filmde çok fazla durulmamasından olacak ki akıllarda soru işareti yaratan veya havada kalan birkaç konu var. Romana ilham kaynağı olduğu varsayılan gerçek hikayeden bahsetmeden önce havada kalan en önemli konulardan birisi olan Pennywise karakterini biraz daha yakından incelememiz gerekiyor.
PENNYWİSE ASLINDA NE ?
Serinin iki filmde de karşımıza palyaço formunda çıkan Pennywise karakteri aslında şeytanı simgelemektedir. Ayrıca başka bir gezegenden hatta evrenden dünyaya gelen kozmik bir varlık olduğu belirtilir. Dünyaya gelişi ise meteor çarpmasına benzer bir olay sonucu gerçekleşmiştir.
Peki hem romana hem de filme IT adının verilme nedeni nedir ?
- Bu hikayede karşımıza palyaço formunda çıkan şeytani varlığın net bir fiziksel formu yoktur. Bu nedenle de “IT” yani “ O” olarak isimlendirilmiştir.
- Söylenene göre IT insanlara en korktukları şeyin şeklinde gözükmektedir.
IT her 27 ile 30 sene arasında Amerikanın küçük bir kasabası olan Derry Maine kasabasında ortaya çıkmaktadır.
Gücünü kurbanlarının korkularından elde eden IT bu nedenle kurbanlarını daha çok çocuklardan seçmektedir. Bu durumun ilk nedeni çocukların daha kolay manipüle olması ikinci nedeni de çocukların korkularının yetişkinlerden daha fazla olmasıdır.
Yazımın bu kısmına kadar anlattıklarım IT filmin baş kahramanı Pennywise‘ı tanımak, yani işin kurgu kısmıydı. Yazımın ikinci bölümünde bu karaktere ve romana ilham kaynağı olduğu iddia edilen Katil Palyaço lakaplı gerçek bir karakterden bahsedeceğim.
Katil Palyaço John Wayne
Bahsedeceğimiz gerçek hikayenin baş kahramanı John Wane adında bir adamdır. Yaşanan olayların öncesinde ve hikayenin en başında John, iyi kalpli, herkesin sevdiği ve örnek bir vatandaş olarak gösterdiği birisidir. Gençliğinde sadece hastanelerde çocukları eğlendirmek için gönüllü palyaçoluk yapan John, daha sonra bunu kendine bir görev edinmiştir.
11 yaşında başına bir salıncak çarpması sonucunda ağır yaralan John’ın 16 yaşına gelinceye kadar dönem dönem hafıza kayıpları yaşadığı da bilinmektedir. Hafıza kayıpları dışında garip veya saldırgan davranışlar sergilediği görülmemiştir.
Bu şekilde bakıldığında Johne gayet iyi kalpli ve örnek denebilecek özelliklere sahip birisi olarak görünse de 1968 yılında iş yerinde erkek bir çalışanına uyguladığı tacizle işlerin rengi yavaş yavaş değişmeye başlamıştır.
İşlediği bu suç nedeniyle 10 yıl hapis cezası alması istense de 18 ayın sonuna serbest bırakılan John yaşanan olay nedeniyle karısı tarafından terk edilmiştir. Bunun üzerine doğduğu yere dönmeye karar veren John Chicago’ya giderek hayatını burada sürdürmeye başlar.
Burada yeniden evlenen John daha sonraları eskiden de yaptığı iş olan palyaçoluğa geri döner. Kısa sürede tüm ailelerin ve çocukların sevdiği birisi haline gelir.
John eski hayatına geri dönmüş gibi görünse de işler çok daha farklıdır. John’ın yeniden palyaçoluk işine dönmesinin altında sanılanın aksine çok daha karanlık nedenler yatmaktadır.
Etrafında bulunan ve güvenlerini kazandığı erkek çocukları önce evine davet eden John, savunmasız kurbanlarını öldürmeye başlar. Bölgedeki kayıp çocuk vakalarının hızlı artışı polisin dikkatini çeker ve John şüpheli hale gelmeye başalar.
Git gide artan şüpheyle polis en sonunda John’un evine bir operasyon düzenleyerek arama yapar. Başlangıçta yapılan aramalarda hiçbir kanıt bulunamaz. Evin bodrum katından gelen pis koku dikkatleri oraya çekse de kokunun kaynağının patlamış bir kanalizasyon borusu olduğu düşünülür. Yine de olası ihtimallere karşı bodrumdan alınan örnekler incelenmiştir.
İncelemenin sonuçları polisin şüphelerini haklı çıkaracak bulgulara sahiptir. Alınan örneklerde insan kalıntılarına rastlanması John’un suçlu olduğunu apaçık ortaya sermiştir.
Tüm bu olaylar ışında polis John’un evine ikici bir operasyon düzenlemiştir. Bu operasyon sonucunda bodrum katının duvarları içine gömülü çocuklar bulunmuştur. İşlediği cinayetleri itiraf eden John diğer çocukların cesetlerini sakladığı yerleri de polise söylemiştir.
Bu kan donduran seri çocuk cinayetleri John’un yakalanmasıyla ve 1994 yılında idam edilmesiyle son bulmuştur.
Her ne kadar IT kitabının yazarı Stephan King bu olaydan etkilendiği veya etkilenmediği hakkında bir ifadede bulunmasa bazı kaynaklar John ve Pennywise arasında büyük benzerlikler olduğunu iddia etmektedir.