Gerçek korku filmi severler için onları korkutacak, gece uykularını kaçıracak veya uzun süre akıllarından çıkaramayacakları iyi bir film izlemek kolay bir iş değil. Film sektörü geliştikçe çekilen filmlerin sayısı da gittikçe arttırıyor. Durum böyle olunca iyiler kadar kötü filmlerle de karşılaşıyoruz. Bir buçuk iki saatimizi ayırdığımız bir filmin bizi tatmin etmemesi bütün tadımızı tuzumuzu kaçıracak bir durum yaratıyor.
Böyle tatsız durumların biraz olsun önüne geçebilmek için bugünkü yazımda korku filmi severlerin mutlaka izlemesi gereken filmlerden bahsedeceğim.
KORKU SEANSI FİLMLERİ ( THE CONJURING 1/2)
Hem konusuyla olsun hem de o konuyu seyirciye yansıtma şekliyle olsun “Korku Seansı” kendi dalında bir numaralar arasına girmeyi hakkediyor. Bir çok başarılı korku filmine imza atmış James Wan’ın yönettiği bu iki film çoğu kişiyi günlerce etkisinde bırakmıştır. Birinci filmin yeri ne kadar ayrı olsa da ikinci film çok daha fazla ses getirmişti. Yaşanılan bazı olaylar ve beraberinde gerçekleşen gizemler de bu ses getirişin ardında yatan nedenlerden birisi oldu. Hindistan’ın Tiruvannamalai kasabasında gerçekleşen bir olaya göre 65 yaşındaki adam filmi seyrederken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Olayı gizemli kılansa beraberinde yaşanan olaylardı. Adam acilen Old Government Hastanesi’ne kaldırıldı. Otopsi için yapılan nakil işlemleri sırasında adamın cesedinin kayıp olduğu anlaşıldı. Daha sonrasında görgü tanıklarının ifadelerine göre, arkadaşı telaş içinde cesedi bir motorlu çekeceğe yükleyerek kaldıkları bölgeye doğru gittiğini ihbar etmişlerdir. Yaşanan bu olay filmin gizemine gizem katarak insanların ilgisini çekmiştir.
Serinin ikinci filmi olan “Korku Seansı 2” dünya çapında 104 milyon dolardan fazla hasılat yaptı. Peki bu başarının altında yatan asıl nedenler nedir? Bu yapımı farklı kılan en önemi özellik seyirciyi konu ile korkutmak anlayışını ön planda tutmasıdır. Filmi izledikten sonra uzun süre etkisinden çıkılamamasının nedeni de budur. Bunun dışında set kalitesi, oyunculuk, yönetmen gibi etmenler filmi üst sıralara taşımada etkili olmuştur.
Filmlerin konularına gelirsek kısaca Ed ve Lorraine Warren çiftinin çözdüğü paranormal olaylar anlatılmıştır. İki filminde gerçek olaylardardan esinlenilerek yapıldığı söylenmektedir. Filmlerin sonlarında yer verilen gerçek kişi ve olay fotoğrafları da tüylerimizi diken diken etmeyi başarmıştır.
GET OUT ( KAPAN)
Hem yazarlığını hem de yönetmenliğini Jorden Pele’nin yaptığı film için “Korkutmak için illa paranormal ögelere gerek yoktur.” demiş ve bunu çok başarılı şekilde kanıtlamıştır. Film boyunca art arda gelişen gizemli olaylar hem seyircinin merak duygusunu arttırıyor hem de konunun bağlandığı sonla tüyleri diken diken etmeyi başarıyor. Film boyunca karşılaşılan hiçbir ögenin boşuna olmadığını ve hepsinin büyük resmi oluşturan küçük parçalar olduğunu anlayan seyirci hem büyük bir tatmin olmuşluk hem de senaryodan dolayı büyük bir korku hissediyor.
Film sıradan bir siyahi genç olan Chris’ in sevgilisiyle yaşadığı mutlu ilişkiye değinilerek başlar. Rose bir gün Chris’i ailesiyle tanışmak için evlerine davet eder ve böylece olaylar başlar. Chris karşılaştığı bazı olayların gizemiyle, evde çalışan siyahilerin garip davranışlarıyla ve birbiri ardına gelişen olaylarla kendini tehlikeli bir bulmacanın içerisinde bulur.
THE VISIT (ZİYARET)
Sonuyla sizi hayrete düşürecek bir filmle daha karşınızdayım. Bu filmi farklı yapan şeylerin en başında ne tür bir korku filmi izlediğinizi anlamak için ipuçlarını takip etmeniz gerekiyor. Gerçekleşen olaylar paranormal bir varlığın eseri mi yoksa birileri kahramanlarımıza oyun mu oynuyor? Tüm film tamamiyle bu soru üzerine yoğunlaşıyor. Hem merak akıcılığı hem de olayların heyecanıyla izlerken asla sıkılmayacağınız bu film aklıları karıştırmayı çok iyi başarmış.
Film uzun yıllar ailesiyle görüşmemiş bir kadının çocuklarını onların yanına göndermesiyle başlamaktadır. Başlangıçta her şey çok normal ve güzel olsa da kısa bir zaman sonra garip olaylar kendini göstermeye başlamıştır.
ANNABELLE
Korku seansı ekibinden yine muhteşem bir yapımla daha karşınızdayım. Bu filmler her ne kadar birbirinden bağımsız gibi görünseler de aslında birbirlerini tamamlayacak veya birbirlerinin habercileri olacak şekilde tasarlanmışlardır. Bu serinin bir parçası olan Annabelle geçtiğimiz aylarda 3. filmini çıkararak yine büyük bir ilgi toplamayı başarmıştı.
3. film korkutmaktan çok bilgilendirme amacı güttüğü için bazı izleyiciler tarafından eleştirilse de başarısından hiçbir şey kaybetmedi. Serinin diğer iki filmi en az korku seansı kadar yürek hoplatan yapımlar olmayı başardılar. Lanetli bir oyuncak bebeğin hikayesinin anlatıldığı film herkesin hayatında bir kez izlemesi gereken filmler arasında yerini aldı.
Ayrıca en sevdiğim animasyon filmlerini listelediğim HERKESİN EN AZ BİR KERE İZLEMESİ GEREKEN ANİMASYON FİLMLERİ yazıma da göz atabilirsiniz.