Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (4. Bölüm)

Ara Transfer Dönemi

3. bölümün sonunda bahsettiğimiz Ivan Rakitic’in takımdan ayrılma kararı sonrası devre arası transfer stratejimizi değiştirmek zorunda kaldık. Rakitic belki yaşlı ve maaş yükü fazla bir oyuncu olabilirdi ancak orta saha için olmazsa olmaz bir isimdi. Hem geçtiğimiz sezon pek çok maçta attığı gollerle takımı ipten almıştı. Kendisini takımda tutup sezon sonu bedavaya gitmesini izlemek de bir seçenekti elbette ama benim tercih edeceğim türden bir seçenek değildi. Sonuçta yaşına rağmen ortalama 30 milyon euroluk bir değeri olan adamı sırf yarım sezon daha oynasın diye bedavaya kaybetmek akıllıca olmazdı.

Chelsea ve PSG’nin talip olduğu Rakitic için 30 milyon euro talep ettim ancak gelen teklifler bunun ancak yarısıydı. Hayal kırıklığı yaşadım ancak yapacak bir şey yoktu az çok demeden Rakitic’i mutlaka satmalıydım. Ufak bir fiyat artışını kabul eden PSG’nin 19.5 milyon euroluk teklifini kabul ettim.

Şampiyonlar Ligi’ni kazanmak zorunda olduğumuz için bu transfer döneminde isabetli transferler yapmalıydık. Belli başlı oyuncular haricinde kadro kalitemiz yetersizdi. Üstelik Rakitic’i de kaybetmiştik. Gerekirse kasadaki tüm parayı harcayacaktım çünkü bu sene de Şampiyonlar Ligi’nde başarısız olursak kovulmam kesindi. Bu hedefte hemen yıldız bir santrfor ve orta saha transferi için araştırmalara başladım.

Forvet için iki adayım vardı; Erling Haaland ve Lautaro Martinez. Haaland geçen yıl da almak istediğim ancak almadığım bir isimdi. Serbest kalma maddesi sayesinde 78 milyon euroya doğrudan takıma katabilirdim. Martinez için İnter kapıyı 120 milyon eurodan açınca tek seçenek Haaland oldu ve tazminat bedelini ödeyerek kadromuza kattık. Artık forvet hattımız çok daha güçlüydü ve bol alternatifiydi.

Rakitic’in boşluğunu doldurmak için birçok aday vardı. Benim aklımdaki ilk isim Pogba olsa da Bruno Fernandes de istediğim bir isimdi. Son olarak Leverkusen’in genç yıldızı Kai Havertz’i ekleyerek seçenekleri üçe indirdim. Bruno Fernandes için ne kadar yüksek teklif yaparsam yapayım Manchester United satmadı. Pogba’ya 100 milyon euro önerdim, bonuslarla birlikte 160’a kadar çıktılar. Pazarlık yapmaktan sıkıldığım için kabul ettim ama o kadar parayı da vermek istemiyordum. Pogba’yı senelik 20 milyon euro maaşa ikna edip anlaşma sağladım ancak arka planda aklım Kai Havertz’de kalmıştı. Sonuçta Pogba artık çok genç değildi ve uzun süre katkı vermeyecek bir futbolcu için o kadar para vermek bana mantıklı gelmiyordu. Gerçi hiç kimse için o kadar para vermek mantıklı sayılmazdı.

Pogba ile anlaşmış olsam da Kai Havertz için de teklif yaptım ve toplamda 85 milyon euroya anlaşma sağladık. Pogba’nın yarısına 21 yaşında genç bir yıldız almak daha mantıklı geldiği için transferini onayladım ve Pogba’yı almaktan vazgeçtim.

Yıldızları kadromuza bir bir katarken aramızdan ayrılan tek isim Rakitic değildi. Yazın beklenen teklifi alamadığı için takımda tuttuğumuz ancak oynadığı süre boyunca takıma neredeyse hiç katkı sağlayamayan Coutinho’yu yeniden transfer listesine koyduk. Yaz döneminin aksine bu defa gelen teklif tatmin ediciydi. Coutinho 71 milyon euroya Juventus’a gidiyordu.

Pique’nin sakatlığında forma şansı bulan ancak tecrübeli oyuncu iyileşince yeniden kulübeye dönen Clement Lenglet de kendi isteğiyle takımdan ayrılanlar arasına katıldı. Laporte, Pique ve Umtiti varken kendisine düzenli bir şekilde forma vermem mümkün değildi maalesef. O da 54 milyon euroya Manchester City’e transfer oldu. Son olarak genç yıldızımız Ansu Fati’yi tecrübe kazanması için Eibar’a kiralayarak ara transfer dönemini sonlandırmış olduk. Transferde genel tablo şu şekildeydi;

GelenlerErling Haaland, Kai Havertz
GidenlerIvan Rakitic, Clement Lenglet, Philippe Coutinho, Ansu Fati(Kiralık)

Sezonun İkinci Yarısı

Zaragoza galibiyetiyle kapattığımız ilk devrenin ardından ezeli rakibimiz Real Madrid’in 2 puan önünde lider durumdaydık. Ocak ayının hemen başında rakibimiz Vallecano’yu Busquets ve Sergio Roberto’nun golleriyle kolayca geçtik. Önümüzde Süper Kupa süreci vardı. Yarı finalde Atletico Madrid ile karşılaşacaktık. Diğer taraftar Real Madrid ve Real Betis karşılacaktı.

Kolay geçmesini umduğumuz Atletico Madrid maçı beklenenin aksine zorlu geçti. Karşılıklı atakların olduğu maçı Hollandalı genç yıldızımız De Jong’un golüyle 1-0 kazandık ve adımızı finale yazdırmış olduk. Diğer maçta beklenildiği gibi kazanan Real Madrid oldu ve böylece Süper Kupa finali El Clasico’ya sahne oldu.

Casemiro’nun 14. dakikada duran toptan attığı golle şoka uğradık. Devre boyunca bir türlü yediğimiz gole cevap veremedik ve soyunma odasına yenik girdik. İkinci yarıya istekli başladık ve çok geçmeden Messi ile eşitliği yakaladık. Dengeyi sağlamamızın ardından oyun üstünlüğünü de ele geçirdik ve 65. dakikada yine Messi’nin attığı golle skor olarak da üstün taraf biz olduk. İkinci yarı adeta bambaşka bir takım vardı sahada. Rakip geriye düşmenin şokunu henüz atlatamamışken Griezmann farkı 2’ye çıkardı ve rahatlamamızı sağladı. Maçın son bölümünde Jovic’in golü sonucu değiştirmedi ve Süper Kupa’yı bir kez daha müzemize götürmenin mutluluğunu yaşadık.

Süper Kupa mücadelelerinin hemen ardından ilk rakibimiz Sevilla takımıydı. Zorlu geçeceğini tahmin ettiğim maçı Laporte’nin kornerden attığı golle 1-0 kazandık. Bu maç aynı zamanda Kai Havertz’in ilk maçıydı, bekleneni pek de veremedi.

Golsüz Maçlar

Dinlenmeye fırsatımız olmadan bu kez Eibar ile karşılaşacaktık. Yeni transferim Erling Haaland ilk maçında ilk 11’de sahaya çıkacaktı. Gol atma problemimize çözüm olması için aldığım Haaland, Barcelona’daki henüz daha 2. dakikasında golle tanıştı ve takımı 1-0 öne geçirdi. Messi’nin golleriyle 3 farkla önde kapattığımız ilk yarı sonrası oldukça mutluydum. İkinci yarının hemen başında Haaland yeniden sahneye çıktı ve farkı 4’e çıkaran golü attı. Son bölümde yediğimiz gol sonucu değiştirmedi ve liderliğimizi sürdürdük.

Haaland’ın gollerle başlamış olması fazlasıyla tatmin ediciydi. Sonunda gol sorununu çözdüğümüzü düşünmeye başladım. Sıkışık geçen Ocak ayı fikstüründe sıradaki maç İspanya Kupası karşılaşmasıydı ve rakibimiz Deportivo Coruna takımıydı. Yedek ağırlıklı çıktığımız maçta bir türlü golü bulamadık. Coruna 70. dakikada 10 kişi kaldı ancak 86. dakikada penaltıdan yediğimiz golle geriye düşmüştük. Görünüşe göre bu yıl da İspanya Kupasından erken elenecektik. Kalan dakikalarda gol bulamadık ve sahadan yenik ayrılarak kupaya veda ettik.

Açıkçası kupadan elenmiş olmak çok da mühim sayılmazdı. Bizim asıl hedefimiz ligde liderliğimizi korumak ve Şampiyonlar Ligi’ni müzemize götürmekti. Zaten daha yeni Süper Kupa’yı kazanmıştık o yüzden üzerinde fazla durmadık.

Zorlu Ocak fikstürünün son 2 maçı Valencia ve Getafe’ye karşıydı. İki maç da ensemizden ayrılmayan Real Madrid’e geçilmemek için çok önemliydi. İlk maçımızda Valencia karşısında bir türlü golü bulamadık. Ne denediysek olmadı ve golsüz berabere kaldık. Diğer tarafta kazanan Real Madrid puanları eşitlemiş, liderlik koltuğunda yanımıza oturmuştu.

Valencia maçını bir kenara bırakıp Getafe maçına odaklandık. Bu maç kesinlikle farklı olacaktı zira maç binlerce taraftarımızın önündeydi. Ancak işler pek de farklı olmadı ve yine 0-0 berabere kalarak 2 puanla beraber liderliği de bırakmış olduk. Eibar maçında gol sorununu Haaland ile çözdük diye düşünürken işler daha da kötü bir hal almıştı. O maçtan sonraki 3 maçta tek bir gol bile atamamıştık.

Seri Sonu

Liderliği kaybetmiştik, gol atamıyorduk ve tüm bunlar yetmezmiş gibi 15. dakikası geride kalan maçta Real Betis karşısında 2-0 geriye düşmüştük. Takım adeta tepetaklak olmuştu. Bu gidişle 56 maçlık yenilmezlik serimiz sona erecekti ama o kadar da değildi yani. Daha 75 dakika vardı ve biz Barcelonaydık maçı mutlaka çevirecektik. Messi’nin devre arasına girerken penaltıdan attığı gol bu inancımı kuvvetlendirdi. İkinci yarı her şeyi düzeltecektik. Tamamen hücumu düşünerek çıktığımız ikinci yarıda istediğimiz pozisyonları bir türlü bulamadık. Real Betis’in defansa kapanmış olması da işimizi zorlaştırıyordu. Sonuç olarak gol bulamadık ve sahadan 2-1 yenik ayrıldık. Liderliği kaybetmiştik, gol atamıyorduk ve artık bir yenilmezlik serimiz de yoktu.

Kariyer hikayesinin 5. ve son bölümü: Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (5. Bölüm)

Tüm Seri:

Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (1. Bölüm)

Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (2. Bölüm)

Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (3. Bölüm)

Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (5. Bölüm)

Yorumlar

  1. gideon 3 Eylül 2020
    • Bleach 12 Eylül 2020

Yorum Yapın