İnsanlara yüklenen sosyal rollerin, onların kişilikleri üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunu hiç merak ettiniz mi? İyi veya kötü insanlar olmamızı belirleyen şey sosyal çevreden gelen etmenler olabilir mi sizce? Peki ya güç sahibi olmak insanı vahşileştirebilir mi? Tüm bu soruların cevaplarını bulmak için gelin hep beraber psikoloji tarihinin en ilginç deneylerinden biri olan Standford hapishane deneyine yakından bakalım.
Stanford Hapishane Deneyi Hazırlık Aşaması
Her şey sosyal psikolog Philip Zimbardo’nun ortaya attığı bir düşünceyle başladı. Zimbardo temel olarak sosyal rollerin insanlar üzerinde nasıl bir etki yarattığını merak etmişti. İnsanlara biçilen sosyal rollerin davranışlar ve karakter yapısı üzerinde etkili olabileceğini düşünen Zimbardo, daha sonraları psikoloji tarihine adını yazdıracak olan meşhur Stanford Hapishane Deneyi için 1971 yılında hazırlıklara başladı.
Zimbardo, ilk olarak işe Stanford Üniversitesi’nin Psikoloji Departmanı’nın bodrum katına sahte bir hapishane dekoru kurmakla başladı. Mekanın oluşturulmasından sonra sıra mahkum ve gardiyan rollerine bürünecek kişileri belirlemeye geldi.
Zimbardo, üniversiteden 24 tane erkek öğrenciyi katılımcı olarak belirledi ve öğrencilere deney günü gelinceye kadar hangi rolü oynayacağını söylemedi. Zimbardo’nun başlangıçta rolleri gizli tutmasının nedeni, her şeyin olabildiğince gerçeğe yakın olmasını sağlayabilmekti. Son olarak Zimbardo, deneye katılacak 24 öğrenciye motivasyon kaynağı olması için 2 hafta sürecek olan deneyin her günü 15 dolar alacaklarını söyledi.
Stanford Hapishane Deneyi Sırasında Neler Yaşandı?
Takvimler 14 Ağustos 1971’i gösterirken Zimbardo büyük bir titizlikle planladığı deneyini başlattı. Deneyin gerçekçiliğini daha da artırmak adına ve öğrencilerin girecekleri rolleri iyice benimsemelerini sağlamak için Zimbardo, mahkum olarak belirlediği gruptaki öğrencileri, hiç beklemedikleri şekilde kendi evlerinin önünde tutuklayarak deneye dahil etti. Üstelik öğrencileri tutuklayanlar Zimbardo’nun anlaşma yaptığı Palo Alto polisi oldu.
Bundan sonra mahkum rolündeki öğrencilere, gerçek hayattaki tüm tutuklama prosedürleri uygulandı. Zimbardo gerçekten de hiçbir ayrıntıyı es geçmemişti. Tüm Prosedürler tamamlandıktan sonraysa mahkumlar deneyin asıl mekanı olan sahte hapishaneye getirildi.
İki hafta sürecek olan hapishane sürecinin hemen öncesinde öğrencilere deney için gerekli bazı hatırlatmalar yapıldı. Mahkumlar gardiyanların emirlerine itaat etmekle yükümlülerdi. Gardiyanlar ise otorite sağlayabilmek için oldukça sert davranmak zorundaydılar. Gardiyanların gereken otoriteyi sağlarken mahkumlara şiddet uygulamasıysa kesinlikle yasaklanmıştı.
Mahkumlar hücrelere üçerli gruplar halinde yerleştirildiler. Mahkumlara verilen bu dar hücrelerin aksine gardiyanların oldukça rahat ve geniş alanları vardı. Ayrıca gardiyanlar, 8 saatin sonunda vardiyalı bitince hapishane ortamından çıkma hakkına sahiptiler. Mahkumlar ise planlandığı üzere iki hafta boyunca tamamen hapishane ortamında durmak zorundaydılar.
Deney Zimbardo’nun beklediğinden ve hedeflediğinden çok daha gerçekçi olmuş olacak ki, daha ikinci günden hapishane içerisinde sorunlar yaşanmaya başladı. Gardiyanlar ve mahkumlar kendilerini rollerine öylesine kaptırdılar ki aralarında çıkan tartışmalar küçümsenecek türden değildi. Mahkumlar gardiyanların emirlerine uymayı reddettikçe, gardiyanlar da otoritelerini kabul ettirmek için tepkilerini gitgide arttırmaya, hatta şiddet uygulamaya başladılar. Zaman geçtikçe mahkum ve gardiyan rolündeki bazı öğrenciler kendi kimliklerini bile unutacak duruma geldiler.
İkinci gün 1.hücredeki mahkumlar isyan amaçlı olarak yataklarını kapının önünü kapatmak için kullandılar. Mahkumların çıkardığı bu isyanı bastırmayı isteyen gardiyanlarsa duruma çözüm olarak yangın söndürücüleri kullandılar.
Sadece birkaç gün içerisinde mahkumlar daha korkak, gardiyanlar ise daha gaddar bir kişiliğe büründüler. Gaddar gardiyanlar otoritelerini korumak için çeşitli yöntemlere başvurmaktan çekinmediler. İsyana katılan mahkumların yatak süngerlerini alarak onları soğuk zeminde uyumaya zorlarken, kendilerine sorun çıkarmayan ve emirlerine itaat eden mahkumları da ödüllendirdiler. Bazı mahkumlara ise hem açık açık şiddet uyguladılar hem de onları karanlık bir hücreye hapsettiler. Tüm bunların üzerine otoritelerini hala kabul ettirememiş olan gardiyanlar çözümü işkencelerinin dozunu arttırmakta buldular. Mahkumların hücrelerinde bulunan kovaları alarak tuvalet kullanımını yasaklamaları, ileriki süreçlerde yapacaklarının yanında hiçbir şey sayılırdı. Artık gardiyanlar sadece çıkan isyanlara yönelik müdahalelerde bulunmuyor, ayı zamanda mahkumları rezil etmek için bazılarının kıyafetlerini tamamen soymak gibi psikolojik şiddette de bulunuyorlardı. Deneyin başlamasının üzerinden sadece 36 saat geçmiş olmasına rağmen, işler iyice kontrolden çıkmıştı.
Sonraki günlerde deney tamamen gerçekçi bir hal aldı, hatta Zimbardo bile deneydeki rolü olan hapishane müdürlüğüne iyice kendini kaptırdı. Artık hem gardiyan rolündeki hem de mahkum rolündeki öğrenciler kendi kimliklerinden uzaklaşmıştı. Bu durumu en iyi özetleyen şey ise deney sonrasında Zimbardo’nun 8612 numaralı mahkum (öğrenci) hakkında yaptığı açıklama olmuştur:
8612 numaralı mahkum delice davranmaya başladı, bağırıyor, çığlık atıyor, küfrediyor ve kontrolsüz öfke nöbetleri geçiriyor. Onun gerçekten bu psikolojik durumda olduğunu kabullenmemiz epey bir zaman aldı ve sonunda onu salma kararı verdik.
Daha sonraki süreç içerisinde deneye yeni bir mahkum daha eklendi. Bu mahkuma kötü muamele gören arkadaşlarına destek olması ve onlar için açlık grevi yapması tembihlendi. Yeni gelen mahkum söyleneni yapıp arkadaşlarına destek olsa da diğer mahkumlar onu asla benimseyemediler. Hatta bir gardiyanlar yeni gelen mahkumu tek başına karanlık bir hücreye koyup, diğer mahkumlara “Eğer hepiniz battaniyelerinizden vazgeçerseniz yeni gelen mahkumu hücreden çıkaracağız” diye bir teklif sunduklarında, bir kişi hariç hiç kimse bu teklifi kabul etmedi ve onu aralarına istemediklerini bu şekilde ifade ettiler.
Stanford Hapishane Deneyi Sonuçları
Deneyin arık tamamen kontrol edilemez bir hal aldığını gören Zimbardo, 2 hafta olarak planladığı deneyi 6.günde bitirmek zorunda kaldı. Aslında deneyin bu kadar bile devam etmesi Zimbardo’nun gardiyanların, mahkumlara karşı uyguladığı vahşi tavra seyirci kaldığını göstermektedir. Deneyin en başında gardiyanlara kesinlikle şiddet uygulayamayacakları söylenmesine rağmen, şiddet içerikli davranışlar başladığında neden hiçbir müdahale yapılmadığı günümüzde bile hala koca bir soru işareti.
Her ne kadar etik açıdan birçok eleştiriye maruz kalmış olsa da Stanford Hapishane Deneyi sosyal psikoloji alanına büyük katkıları olan bir çalışma olmuştur. Bu deneyin sonuçları bizlere yazının en başında sorduğumuz sorulara yanıt bulma imkanı sağladı. Zimbardo’nun kurduğu sahte hapishanede yaşanan tüm bu olayalar, insanların kendilerine toplum tarafından biçilen rolleri istemsizce yerine getirdiklerinin önemli bir temsilidir. Ayrıca gardiyanların kendilerine verilen gücün sahte olduğunu bilmelerine rağmen böylesine vahşi ve sadist bir hal almış olmaları iyiliğin ve kötülüğün sosyal çevre tarafından büyük oranda etkilendiğini gösterir.
Sitede yer alan tarihteki ilginç psikolojik deneylere ilgili yazılara göz atmak isteyebilirsiniz: