Football Manager oyunlarında hepimizin unutulmaz kariyer hikayeleri vardır. Bu hikayeleri anlatması da başkasının hikayelerini dinlemesi de ayrı zevklidir. İngiltere’nin en alt liginden alınan takımı dünyanın en iyi ligi Premier Lig’e yükseltmek, taraftarı olunan takımla şampiyonluklara ambargo koyup Şampiyonlar Ligi’ni müzeye taşımak, şampiyonluk şansı verilmeyen takımlarla şampiyonluk kovalamak, altyapıya yönelip dünya futbolunun futbolcu fabrikası olmak ve Güney Amerika’nın arka sokaklarından wonderkid bulup parlattıktan sonra Avrupa’nın devlerini kapıda sıraya dizmek gibi çeşitli hedeflerin peşinden gidilerek oluşturulan bir sürü kariyer hikayesinden bahsedebiliriz.
Ben de bunların hepsini yapmış bir oyuncu olarak oyunda yeni bir macera arayışına giriştim. Ne yapsam diye düşünürken hiçbir Football Manager oyununda Barcelona’yı çalıştırmamış olduğumu fark ettim. Barcelona’nın Guardiola sonrası teknik direktör konusunda pek istikrar yakalayamamış olması beni çeken en önemli etmen oldu ve kariyere başladım. Önceden beri internette zevkle okuduğum fm hikayelerinin gün geçtikçe azaldığını görüyorum. Ben de bu nedenle oyunda geçirdiğim sezonu hikaye haline getirmeye karar verdim. Birkaç kısımda anlatacağım bu kariyer hikayesinde mümkün olduğunca detay katmaya çalışıp, oyunda kullandığım taktikleri, yaptığım transferleri ve oyuncu performanslarını sizlere aktarmaya çalışacağım.
Barcelona ile geçirdiğim 1 sezonun hikayesinin ilk kısmına başlamadan önce Football Manager’da büyük takımlarla kariyer yapma konusuna biraz değinmek istiyorum. Oyunun çıktığı ilk yıllardan beri oyuncular tarafından büyük takımları çalıştırmaya pek sıcak bakılmaz. Zaten başarılı olan takımlarla başarı kazanmanın zevk vermeyeceği, önemli olanın başarısız takımları zirveye çıkarmak olduğu söylenir. Bu yukarıda da bahsettiğim gibi oyunda kült olmuş bir kariyer hedefidir ve sabırlı bir şekilde oynanılırsa gerçekten de keyif verir. Ancak diğer yandan dünya devi takımları çalıştırdığınız zaman aldığınız sorumluluk daha büyük oluyor. Football Manager Fifa ya da Pes gibi bir oyun değil karşılaştığınız rakibi yenmekten çok daha fazla amacınız ve sorumluluğunuz var. Örneğin kasasında para olmayan bir kulüpte başarılı olacak kadroyu kurmak fazlasıyla emek ister fakat tam tersi size 100 milyon euro transfer bütçesi verildiğinde onu doğru şekilde kullanabilmek de ayrı bir beceri ister. Özetle başarılı bir takımın başarısını sürdürmek de oyunda yöneleceğiniz farklı bir kariyer hedefidir.
Son olarak sitemizde yer alan takım önerileri, genç futbolcu önerileri, takımların profil incelemeleri gibi Fm içeriklerine göz atmak için Football Manager kanalımıza bakabilirsiniz.
Daha fazla uzatmadan kariyer hikayemize geçelim…
Takıma Genel Bakış ve Beklentiler
Öncelikle oyunun son versiyonuyla oynadığımı belirteyim. Yani devre arası transferleri yapılmış durumda. Oyuna başlarken karşımıza çıkan kadro şu şekilde;
Görüldüğü gibi özellikle orta saha ve hücum bölgesinde oyunun en iyi oyuncu gruplarından birine sahip bir takım var. Göze çarpan ilk sorun takımdaki yıldız oyuncuların yaşlı olması. Lionel Messi, Gerard Pique, Ivan Rakitic, Sergio Busquest ve Luis Suarez kariyerlerinin son dönemlerine girmiş isimler ancak şüphesiz hepsi en az 2 sezon daha üst seviye oynayacak kalitedeler. Yeni transferler Griezmann ve Frankie de Jong, kalecimiz ter Stegen ve çok yetenekli Dembele de takımdaki diğer yıldızlarımız.
İlk bakışta ne bu sezon ne de gelecek sezonlarda kadromda düşünmediğim isimleri ayırıyorum. Milli futbolcumuz Arda Turan artık bu seviyelerin futbolcusu değil ve Arturo Vidal yedek olmak için fazla maliyetli zaten ikisi de transfer listesine konulmuş. Bunlar dışında Martin Braithwaite ve Rey Manaj hiçbir şekilde Barcelona’da oynayacak isimler değiller ancak kulübe yeni geldikleri için takımdan gitmeyi kabul etmiyorlar. Son olarak yedek kaleci Neto sadece kupa maçlarında oynatılmak için fazla iyi ve maliyetli bir kaleci ancak o da yeni transfer ve uzun süreli sakat olduğu için kulüpten gönderilmesi pek mümkün değil.
Kadrodaki son işim bu sezon kullanmayacağım ancak gelecek sezonlarda kadroda olacakları belirlemek. 19 yaşındaki Riqui Puig oldukça potansiyelli ancak mevkisi itibariyle fazla şans bulması mümkün değil. 20 yaşındaki Japon Hiroki Abe de en azından yedek olacak potansiyele sahip ancak düzenli oynayacağı bir takıma gitmesinde yarar var. Son olarak Messi’nin veliahtı olarak gösterilen 16 yaşındaki Ansu Fati’nin bazı maçlarda oynayabileceğine karar verip takımda tutuyorum. Ayrıca 19 yaş altı takımıyla da maçlara çıkabilir olarak işaretliyorum.
Kulübün benden beklentisi İspanya’da şampiyon olmam ve Şampiyonlar Ligi’nde en kötü finale kadar çıkmam. Bunun haricinde maaş bütçesini aşmamak, genç oyuncuları takıma kazandırmak ve hücum futbolu oynatmak gibi beklentiler de mevcut.
Teknik ekibe baktığımda ligde en iyi durumda olduğumuzu görüyorum. Yalnızca 1 adet kaleci antrenörü alarak teknik ekibi olduğu gibi bırakıyorum. Ayrıca yeni transferlerin basın toplantılarını yönetmesi ve kulüp için genç oyuncular araştırması için Mathias Sammer’i sportif direktör olarak atıyorum.
La Liga’yı fazla zorlanmadan kazanabileceğimizi düşünüyorum ancak Şampiyonlar Ligi ne kadar iyi bir takım olursan ol her zaman zorlayıcı bir hedef. Bu yüzden takımın her bölgesinin sağlam olması şart. İlk 11’de büyük yıldızlarımız olabilir fakat yedek kulübesinin biraz güçlenmesi gerek çünkü sezon uzun, hedefler büyük. O yüzden 1-2 kaliteli yedek transferi yapmak üzere oyuncu araştırmaya çıkıyorum ancak önüme büyük bir engel çıkıyor; transfer bütçesi sadece 10 milyon euro.
Transferler
Sezon başında yapılan yüksek maliyetli transferler nedeniyle Barcelona ilk transfer sezonu için yalnızca 10 milyon euro ayırmış durumda. Bu parayla Barcelona seviyesinde futbolcular transfer etmem pek mümkün gözükmediği için ilk olarak gözden çıkardığım oyuncuları satmaya, onlardan gelecek para sonrası bir plan yapmaya karar veriyorum.
Transfer listesindeki Arda Turan ve Vidal için beklediğim gibi birçok takımdan teklif geliyor. Arda Turan değerinin altında bir bedelle, bonuslarla beraber 1.4 milyon euroya Olimpiakos’un yolunu tutuyor. Arturo Vidal ise 30 milyon euro gibi bir bedelle Manchester City’e giderken hem transfer bütçemiz hem de maaş bütçemiz nefes alıyor. Diğer gözden çıkardığım ancak kulübe yeni gelmiş oldukları için gitmek istemeyen isimler tahmin ettiğim gibi elde kalıyorlar. Sadece Rey Manaj’ı Malaga’ya kiralık olarak gönderebiliyorum. Genç oyuncular Puig ve Habe için istediğim teklifler gelmediği için onları da Barcelona B takımına yolluyorum.
Vidal’den gelen para sayesinde en azından 1 tane kaliteli yedek alabilecek duruma geliyoruz. Araştırmalar sonucunda hem defansta hem de orta sahada oynayabilen, potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu önceki oyunlardan bildiğim 21 yaşındaki Kristofer Ajer’i bonuslarla ve taksitlerle birlikte toplamda 20 milyon euroya alıyorum. Stoper, ön libero ve orta saha olarak oynayabiliyor olması kendisini süper bir yedek yapıyor.
Kalan parayla 1 tane daha Ajer ayarında transfer yapabilirim ancak bunu gereksiz görüyorum ve parayı ilerleyen dönemler için saklamaya karar veriyorum. Bu sırada geleceğe yönelik ucuz genç oyunculara bakıyorum ve Atalanta’nın 17 yaşındaki sol açığı Amad Traore’yi 1.5 milyon euro gibi düşük bir bedelle kadroya katıyorum. Son olarak transferin son günlerinde Real Sociedad’ın tecrübeli orta saha oyuncusu David Zurutuza’yı bedelsiz olarak takıma katarak transferi kapatıyorum.
Transfer dönemini özetlemek gerekirse;
Gidenler | Arda Turan, Arturo Vidal, Rey Manaj(kiralık) |
Gelenler | Kristoffer Ajer, Amad Traore, David Zurutuza(kiralık) |
Taktik ve Kadronun Son Hali
Football Manager 2020’de yıl içinde maç motorundan kaynaklı çok fazla güncelleme geldi. Gelen her güncelleme sonrası da oyunun yapısında bir takım değişiklikler yaşandı. Bu nedenle istikrarlı bir taktik yaratmakta oldukça zorlandığımı söyleyebilirim. Denediğim onca taktikten sonra önceki kariyerlerimden birinde bulup kullandığım taktiği Barcelona’da da uygulamaya karar verdim. Kullandığım taktik ve ilk 11 şu şekilde;
Transfer dönemi sonucunda kadro derinliğini arttırmayı maalesef başaramadık. B takımdan yedek kaleci olarak takıma katılan Inaki Pena ile birlikte toplamda 22 kişilik dar bir kadroyla sezona giriş yaptık. Transfer sezonu sonrası kadronun son hali;
Sezon Başlıyor!
Hazırlık döneminin sonunda her kulvarda şampiyonluk hedefiyle gireceğimiz sezonun ilk maçı geldi. Maç Nou Camp’da, rakip Eibar. Kolay geçen maçı Jordi Alba’nın 1 ve Suarez’in 2 golüyle 3-1 kazanarak iyi bir başlangıç yapıyoruz. Önümüzdeki maç ligdeki rakiplerimizden Atletico Madrid ile ve deplasmanda. 15. dakikada Vitolo’nun golüyle geriye düşüyoruz ve bu gole ancak oyuna sonradan giren Dembele’nin 85.dakika attığı golle karşılık verebiliyoruz. Bu deplasmandan yenilmeden dönmek tesellimiz oluyor. Milli aradan önceki son maçta Vigo deplasmanına çıkıyoruz ve maçı 87. dakikada Suarez’in golüyle güç bela kazanıyoruz. Oynadığımız 3 maçta da üstün olan taraf olmamıza rağmen skor yapmakta zorlanıyoruz. Messi ve Griezmann’ın neredeyse hiç katkı vermeden 3 maçı da vasat performanslarla tamamlamaları şüphesiz en büyük sorunumuz.
Milli takım arasında zaten form tutamamış olan Lionel Messi’nin 1 ay sürecek olan sakatlığıyla sarsılıyoruz. Yedekte Dembele var ancak takımın en büyük yıldızının form tutma sürecinin uzaması büyük talihsizlik olacak. Dönüşteki ilk maçımız içerde Valladolid takımıyla. Griezmann’ın Barcelona formasıyla ilk golünü attığı maçı zorlanmadan 3-0 kazanıyoruz ve sezonun ilk Şampiyonlar Ligi maçına hazırlanıyoruz.
İlk torbadan girmiş olduğumuz Şampiyonlar Ligi grubunda Tottenham, Lille ve Salzburg takımlarıyla eşleşiyoruz. İlk maçımız İspanya’da Lille takımıyla. Suarez ve Dembele’nin golleriyle 3-0 kazanarak gruba iyi bir başlangıç yapıyoruz.
Ligdeki sonraki iki maçımızı da 3 gollü galibiyetlerle geçiyoruz. Ansu Fati bu maçlarda attığı birer golle Barcelona tarihinin en genç golcüsü oluyor. 3-0 kazandığımız Leganes maçında Dembele’yi kaybediyoruz. Messi’den sonra o da bir süre yok. Böylece zaten dar olan kadromuz iyice daralıyor ve hamle şansımız azalıyor. 2 büyük eksikle Espanyol deplasmanına çıkıyoruz. 16 yaşındaki Ansu Fati ilk defa ilk 11’de. Maç boyu ataklarımızdan sonuç çıkmıyor, iyice ileri çıktığımız son dakikalarda gelen Espanyol golüyle ligdeki ilk yenilgimizi almış oluyoruz. Sakatlıklar ve formsuzluk nedeniyle Suarez dışında yıldızlarımızdan verim alamıyor olmamız yüzünden zaten moraller bozukken gelen bu yenilgiyle iyice düşüyoruz.
Sıradaki maç Şampiyonlar Ligi’nde Salzburg deplasmanı. Rakibi hafife alarak maç formu düşük oyuncuları sahaya sürüyorum. Ayrıca sakatlıktan dönen Messi de yedekler arasında. 21. dakikada yediğimiz golü maç boyu telafi edemiyoruz ve sahadan 1-0 yenik ayrılarak ligden sonra Şampiyonlar Ligi’nde de ilk yenilgimizi alıyoruz.
Messi’nin ilk 11’e döndüğü maçta Villareal’i penaltı golüyle 1-0 geçiyoruz. Böylece Messi bu sezonki ilk golünü atmış oluyor. Bu golün Messi’yi harekete geçireceğine inanıyorum ancak sonraki maçta Valencia ile golsüz berabere kalıyoruz. Bir puan kaybı daha! Neyseki rakiplerim de pek parlak maçlar çıkarmadıkları için puan kayıplarına rağmen zirvenin sadece 3 puan gerisindeyim. Lider sürpriz bir şekilde Levante. Geri kalan takımlar hemen hemen aynı puanda arkasında dizilmiş durumda. Çözülmeler için daha çok erken.
Gol atma sorununu çözmek ve Messi ile Griezmann’ın performanslarını arttırmak adına taktik değişikliğine gitmeye karar veriyorum. Griezmann’ı Suarez’in yanına, Messi’yi de arkalarına koyuyorum. Yeni taktiğimiz şu şekilde;
Taktik değişikliğinin takımda bir şeyleri değiştireceğini umarak sıradaki maçımıza hazırlanıyoruz. Rakip Jose Mourinho’nun takımı Tottenham. Geçen maçtaki yenilgiden sonra grupta şansımızı devam ettirmek adına kazanmak zorundayız. Yaptığım değişiklikler sonuç veriyor. Messi ve Griezmann’ın iyi oynadığı maçı Messi ile Suarez’in golleriyle 2-0 kazanıyoruz. Sonraki 4 maçta Messi’nin yükselen performansıyla maçları rahat bir şekilde kazanarak zirvenin 1 puan gerisinde 2. sıraya yerleşiyoruz. Yeni lider Atletico Madrid.
Maçları kolay geçmiş olsak bile dar kadronun dezavantajlarını hissediyoruz. Sıkışık fikstür ve oyuncuların ufak tefek sakatlıkları nedeniyle bazı oyuncuları dinlendirmek pek mümkün olmuyor. Ayrıca sıkışan maçlarda oyunu değiştirmek için yapılabilecek hamle sayımız kısıtlı. Dembele, Arthur, Ajer ve biraz da Fati haricinde ilk 11’i zorlayacak kimse yok. Bunun dışında beklerimizin sırayla sakatlanıp durması da ayrı bir sıkıntı. Bu şekilde ligi almak zor olmasa da Şampiyonlar Ligi için mutlaka yeni transferler şart. Ayrıca Ekim ayı biterken fazlasıyla kötü bir haber alıyoruz; Frankie de Jong’un bacağı kırılıyor 7 ay sahalardan uzak kalacak…
Şampiyonlar Ligi’nde son 2 haftaya lider giriyoruz. Rövanş maçında İngiltere’de Tottenham’a şanssız bir şekilde 2-1 yenilip grupta 2 yenilgi almış olmamıza rağmen diğer maçlardaki sonuçlar bize yarıyor ve son 2 maça avantajlı konumda giriyoruz. Bu sırada yeni taktiğin büyüsü de geçmeye başlıyor. Ben de eski taktiğe dönüş yapıyorum ancak tek bir farkla. 4 maçtır gol atamayan Suarez’i yedeğe çekip Griezmann’ı tek forvet yapıyorum. Bu değişiklik Griezmann’ı canlandırıyor ve gol atmaya başlıyor. Lille’i 2-0 geçtikten sonra grupta iyice rahatlıyoruz ve ligde gelen Real Betis zaferiyle zirveye oturuyoruz.
Aralık ayına girerken 2 kulvarda da lideriz. Sırada 2 tane deplasmanımız var; 1 tanesi ligin flaş ekibi Levante ile diğeri de sezonun en önemli maçı olan El Clasico. İki maç arasında sadece 3 gün var ve oyuncular yorgun. Bu yüzden Levante maçına yedek ağırlıklı kadroyla çıkıyorum. Messi ve Rakitic’in yedek olduğu maçtan golsüz beraberlikle ayrılıyoruz ve puan kaybımızı iyi değerlendiren Real Madrid puanları eşitliyor. Daha iyi averajları olduğu için liderliği ele geçiriyorlar ancak sıkıntı değil önümüzdeki maçı kazanırsak yeniden lideriz diyerek El Clasico’ya yoğunlaşıyoruz.
İlk El Clasico
Tarihler 7 Aralık’ı gösterirken sezonun en büyük maçı gelip çatıyor. İki ezeli rakibin karşılaştığı maç şüphesiz sezonun kaderini belirleyecek maçlardan biri. Basın Real Madrid’i favori gösteriyor ancak bu durum bizim için bir şey ifade etmiyor kaybetmek planlarımız arasında yok. 81 bin kişinin doldurduğu Santiago Barnabeu’ya çift forvetli taktiğimle çıkıyorum. En uçta Griezmann ve Suarez, arkalarında Messi Real Madrid taraftarını evine mutsuz göndermek için sahada hazır bulunuyorlar. Maç başlıyor ve henüz 3. dakikada frikik kazanıyoruz. Topun başına geçen Messi’nin vuruşu direkten dönüyor. Maça iyi başlamanın mutluluğunu yaşasam da kısa sürede Real Madrid üstünlüğü ele geçiriyor ve maç boyunca tüm hamlelere rağmen bizi sahada eziyor. Ancak defans ve kaleci ter Stegen’in üstün oyunuyla maçı gol yemeden tamamlıyoruz. İstatistik tablosunda Real Madrid’in çektiği 23 şuta karşılık 7 şutumuz var. Bu denli silik bir oyuna rağmen kaybetmemiş olmak sevindirici geliyor. Liderliği alamamış olsak da puan farkı oluşmasını engelledik.
Devre Arası Yapılanması
El Clasico sonrası Salzburg’u Griezmann’ın 2 golüyle yenerek Şampiyonlar Ligi grubundan lider olarak çıkıyorum. Ligde de ara öncesi son maçta Mallorca’yı geçerek ilk devreyi liderle aynı puanda 2. sırada kapatıyorum. Bu esnada yönetim sevindirici bir haberle transfer bütçesini 81 milyon euroya yükselttiğini duyuruyor. İlk devre sonucunda tüm maç sonuçlarımız şu şekilde;
Devre arası kadroda bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Takım biraz toparlanmış olsa da Şampiyonlar Ligi için umut verici bir durumda değiliz. Yönetimin verdiği yeni bütçe sevindirici ancak bu konuyla ilgili bazı sıkıntılar mevcut. Öncelikle Barcelona son yıllarda yapmış olduğu transferlerde çok büyük paralar ödemiş. Bu transferler başarılı olmuş, olmamış tartışılır ancak 100’er 100’er saçılan paralar kulübün finansal durumunu bir miktar sarsmış. Bunun yanında Messi’nin 70, Suarez’in 33, Griezmann’ın 34 milyon euro maaş aldığını belirtmek gerekiyor. Bu isimler haricinde 10-20 milyon euro aralığında maaş alan birçok isim var. Haliyle bu durum kulüp kasasının her ay erimesine neden oluyor. Şampiyonlar Ligi’nde başarı gelmemesi halinde durumu dengelemek çok zor. Barcelona elbette 2-3 transfer ve maaş yükü nedeniyle batacak bir kulüp değil. Oyunda en fazla sponsor gelirine sahip takımlardan biri, forma ve bilet satışlarında zirvede, yayın haklarından gelen ciddi paralar var ancak dediğim gibi Barcelona’nın ekonomisi eskisi kadar iyi durumda değil.
Şimdi bunu neden bu kadar uzun anlattım? Football Manager’da önceki oyunlardan deneyimlediğim bir durum söz konusu. Daha önce Benfica ile oynadığım kariyerde 2028 yılına gelindiğinde dünyanın en zengin 25 kulübünün 15 tanesi İngiltere Lig’i takımıydı. Ayrıca bu 15 takımın 7 tanesinin ilk 10’da olduğunu da belirteyim. Bunun nedeni tamamen İngiltere’deki yayın gelirlerinin çok yüksek olmasından kaynaklanıyor. Yani bu da demek oluyor ki bu takımların gerisine düşmemek için ekonomiyi sağlam tutmak büyük önem arz ediyor.
Elimizdeki 81 milyon euroluk bütçeyi dikkatli kullanmaya karar veriyorum. Ayrıca şöyle bir durum var, büyük bir transfer yapacaksam bunu Şampiyonlar Ligi için yapacağım. Dolayısıyla Şampiyonlar Ligi kadro kayıt kurallarına uygun birilerini almalıyım. İlk olarak forvete bir transfer yapmam gerekiyor. Suarez ve Griezmann’ı dinlendirmemi sağlayacak, onların formsuz olduğu maçlarda ön plana çıkacak birini almam lazım. Bu amaçla yaptığım araştırma sonucunda Torino’dan Andrea Bellotti’nin uygun profil olduğuna karar veriyorum. Kendisini bonuslarla birlikte 40 milyon euroya kadromuza katıyoruz. Bunun dışında Griezmann ve Dembele’nin sürekli sakatlanmaları ve Ansu Fati’nin henüz istenen seviyede olmaması nedeniyle de kanatlara birini almaya karar veriyorum. Öncelikle Federico Chiesa’yı düşünsem de fazla maliyetli geliyor. Ben de Brezilya’dan Everton’u buluyorum ve 25 milyon euroya kadroma katıyorum.
Öte yandan kadrodan gidecek isimler de belli. İlk transfer döneminde elden çıkaramadığım oyuncular bu sefer gidecekler. Hiçbir fayda sağlayamadığım Martin Braithwaite ve yedek kaleci olmak için fazla değerli Neto’yu satılığa çıkarıyorum. Neto 23.5 milyon euroya Shaktar’ın yolunu tutarken Braithwaite, 12.5 milyon euroya Çin’e transfer oluyor.
Devre Arası transferlerini özetlemek gerekirse;
Gelenler | Andrea Bellotti, Everton |
Gidenler | Martin Braithwaite, Neto, Hiroki Habe(kiralık) |
Böylece sayı olarak kadromuzu genişletememiş olsak da kalite anlamında elimizi güçlendirmiş olduk. Ayrıca kullanmadığımız isimleri para kazanarak takımdan yollarken yeni transferlerimizi performans bonusları ve taksit opsiyonlarıyla beraber avantajlı bir şekilde takıma katarak ekonomimizi dengede tutuyoruz.
Sezonun ikinci yarısında artık hataya yer yok. İspanya kupasının ve 4 takımlı turnuva şeklinde düzenlenen Süper Kupa’nın başlamasıyla fikstür iyice sıkışacak, her futbolcudan maksimum verimi almak çok önemli.
Devamı için Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (2.Kısım) yazımıza geçebilirsiniz.
Tüm Seri:
Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (2. Bölüm)
Football Manager 2020 Barcelona Kariyeri (3. Bölüm)