2011’den sonra ilk defa F1 takvimine giren Türkiye Grand Prix’i 2020 sezonuna damgasını vuran yarışlardan biri oldu. Antrenman turlarından itibaren Formula 1 izleyicilerini ekrana kilitleyen yarış, gerçekten de beklentileri karşılayıp hepimize heyecanlı saatler yaşattı. Zaten 8. virajıyla dünya çapında üne sahip İstanbul Park, organizasyon öncesi yenilenen asfaltı ve yağan yağmurun da etkisiyle bu haftanın en çok konuşulan konularından biri oldu.
Olaylı geçen sıralama turlarında sürpriz sonuçlar çıkmıştı. Racing Point pilotu Lance Stroll kariyerinde ilk defa pole pozisyonunu alırken, takım arkadaşı Sebastian Perez de kariyerinin en iyi sıralama turu performansını sergileyip 3. sırayı almıştı. Mercedes’in üst üste pole pozisyonu alma serisinin bozulması tüm yarışseverleri heyecanlandırmıştı. Antrenman turlarını iyi geçiren Ferrari ise sıralama turlarında son bölüme kalamayıp büyük hayal kırıklığı yaratırken, Lance Stroll’ün sürpriz performans’ı öncesi pistin yıldızı olan Max Verstappen 2. sırayı almıştı.
Yarış Günü
Beklenmedik sıralama sonuçları sonrası herkesin heyecanı katlanırken daha formasyon turuna başlamadan önce George Russel ve Giovinazzi’nin kaza yapmaları, yarış gününün epey olaylı geçeceğini göstermişti. Yarışın güvenlik aracıyla başlaması konuşulsa da FIA normal bir başlangıçta karar kıldı, iyi ki de öyle yaptı.
Formasyon turunda bile pilotların araçları sabit tutmakta zorlanması gözlerden kaçmadı. Muhtemelen pilotlar uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar zorlayıcı bir ortamla karşı karşıya kalmışlardı. Yolda kalmanın ve lastikleri ısıtmanın neredeyse imkansız olduğu bir ortamda yarış başlayacaktı. Yarışın startına damgasını vuran olaylar Verstappen’in kalkamaması, Vettel’in 11. sıradan 3. sıraya kadar tırmanması ve Ocon ile Bottas’ın kazası oldu. Vettel gibi iyi start alan Hamilton kendini öne atmaya çalışırken Racing Point pilotları arayı açarak rüya gibi bir başlangıç yaptılar.
Sebastian Vettel Gerçeği
Başlangıç çizgisinde 8 sıra birden yükselen Vettel, ilk turun sonunda kendini Verstappen ve Hamilton’un önünde buldu. Pist şartlarından dolayı DRS’nin kapalı olduğu ortamda adeta geçmiş yıllardan esintiler izledik. Vettel iyi gününde olduğunda gerçekten izlemesi en keyifli pilotlardan biri. Hem Verstappen’e hem de Hamilton’a pist üzerinde adeta ders verdi. Bu esnada arayı açan Racing Point pilotlarıysa kariyerlerinin en güzel gününü yaşıyorlardı.
İlk pit stoplar sonrası yeniden iddialı konuma geçen Max Verstappen yarışın kırılma anlarından birinde başrol oldu. Liderlik için yaptığı tehlikeli hamle sonrası spin atan genç pilot yine de yeteneği sayesinde çok daha büyük bir kazadan kurtuldu.
Hava şartlarının biraz normale dönmesi ve pistin kurumasıyla DRS açıldı ve bu noktada Hamilton rakiplerini teker teker avlayarak ilk sıraya kadar yükseldi. Sezonun en iyi yarışını geçiren Vettel ise Ferrari pit ekibinin kurbanı olarak yavaş bir pit stopla arkaya düştü. Yarışta arka bölümlerde kalan diğer Ferrari pilotu Charles Leclerc ise iyi bir stratejiyle üst sıralara tırmanırken bir anda kendisini Vettel’in önünde 3. sırada buldu. İlk pit stoptan bu yana lastik değiştirmeden giden Hamilton ise yarışı bu şekilde bitirmeyi başardı ve şampiyonluğunu ilan etti. Yarışı sonuncu bitirse de Bottas’ın gerilerde kalması nedeniyle her türlü şampiyonluğunu ilan edecek olan İngiliz pilot kupasını İstanbul’da almış oldu.
Sezonun en keyifli yarışına sahne olan Türkiye Grand Prix’inde son turda dahi heyecan sonra ermedi. Son bölümde 2. sıradaki Perez ile farkı eriten Leclerc Meksikalı pilotu bir anlığına geçse bile Perez sıralamadaki yerini korudu. Bu esnada Leclerc’in hatası affetmeyen Sebastian Vettel 3. sıraya çıkarak podyumda yerini aldı ve baştan sona büyüklüğünü konuşturduğu bir yarışa imza attı.
Yarışın Ardından
Yarış geneliyle ilgili bir yorum yapmak gerekirse, Racing Point ve Red Bull takımları tüm planlarını yağmura göre yapmışlar. Pist kuruyunca rüya gibi başladıkları yarışta geriye düşmüş oldular. Racing Point zaten bu sezon hiçbir yarışta yarış temposunu tutturabilmiş değil. Eğer Ferrari Vettel’e yavaş bir pit stop yapmasaydı ön çizgiden başladıkları yarışta podyum bile göremeyeceklerdi. Red Bull’a gelirsek yarışın favorilerinden Verstappen kalkıştaki sıkıntısına rağmen iyi toparlamıştı. Yarışı kazanabilirdi ancak hem pistin kuruması hem de agresif tutumu ona pahalıya mal oldu. Koltuğu tehlikedeki Albon ise iyi giderken attığı spin nedeniyle belki de sadece podyumdan değil koltuğundan da oldu diyebiliriz.
Mercedes’in ikinci pilotu Bottas ise şüphesiz yarışın en büyük hayal kırıklığı oldu. Kalkışta geriye düştükten sonra altındaki arabaya rağmen durumu toparlayamadı ve takım arkadaşından ki kendisi şampiyonada en büyük rakibi oluyor, tur yedi. Bottas haricinde bir başka hayal kırıklığı da sıralama turlarının iyi isimlerinden Kimi Raikkönen’in performansı oldu. Efsane pilot maalesef beklentileri karşılayamadı.
Sonuç olarak haftaya ve F1 2020 sezonuna damgasını vuran Türkiye yarışı şüphesiz tüm yarışseverlerin keyiften dört köşe olduğu bir yarış oldu. Birçok hikaye ve önemli ana sahne olan yarışın ardından Türkiye’nin gelecek sezonlarda Formula 1 takviminde mutlaka olması gerektiğini görmüş olduk. İyice sıradanlaşan Formula 1’e renk katan İstanbul Park gelecek sezonlardan itibaren yeniden takvime dönecek mi dönmeyecek mi henüz belirsiz. Görüşme aşamasında olan durumun olumlu anlamda sonuçlanması hepimizin en büyük beklentisi.
İstanbul’da yapılan önceki yarışları hatırlamak adına Geçmişten Bugüne F1 Türkiye yazımıza bakabilirsiniz.